- 
     Yaylanın Çocukları
- Patikatrek
- Haberler-Duyurular
- Yaylanın Çocukları
Yaylanın Çocukları
Anadolu’yu mekân edinmeden çok daha önce başlayan bir alışkanlıkla,  yaşamını yaylak ve kışlak diye ikiye ayıran Türk insanı, bu özelliğinden  dolayı doğa ile uyumlu ve barış içinde bir yaşama geleneğine  sahiptir.Göçer konar toplum alışkanlığı içinde, ancak hayvancılıkla  ekmek derdine  çözüm bulan bu yapı, otlakların yeşilliğini koruyarak bolca bulunduğu  yüksek rakımlı yerleşkeleri yaylak edinmiştir. Yaylak hayvanların  otladığı, eski deyişle yayıldığı otlak alanlardır.
Yayla da; hayvanların taban yerlerdeki meralarda otlatıldıktan sonra  yalnız yaz aylarında otladıkları sulak ve otun bolca bulunduğu yüksek  rakımlı meralarda kurulan geçici, mevsimsel yerleşkelerdir… Yani yaz  merasıdır.
Göçer konar yaşam içinde kendine yer bulan yaylacılık, kendine has  özellikleri ile giyim kuşamdan beslenmeye kadar uzanan bir dizi farklı  alışkanlıkları da içinde barındıran, hayvanlarıyla birlikte çevrimsel  yer değiştirmeye dayalı, biri yüksek, öteki alçak yerlerde kurulmuş iki  yerleşim arasında yarı göçebelik niteliğindeki kırsal yaşam biçimidir…
Çocuk yıllarımdan zihnimde izleri kalan bu yaşam tarzının, yıllar sonra  izlerini kovalamaya başlayarak, belgeleme çabası içinde olduğum bu  günlerde gördüklerimle, karşıma çıkan yayla ve yaylacılık alışkanlığının  benzeştiği, örtüştüğü çok az ortak nokta var.
Mayıs sıcakları ile bitime yaklaşan kışlak yaşamında, ekinlerin hasat  edilmesi ertesinde şükür duasına çıkılır, köyümüzün en yakın ağaçlık,  gölgelik, ormansı alanı içinde kurbanlar kesilirdi. Çocuğundan yaşlısına  tüm köy halkının eksiksiz katılımıyla, törensi bir havada gerçekleşen  bir araya gelişlerde, kazanlarda pişen kurban etli pilavlar aynı  tepsiden yenir, sonrasında yine topluca şükür duası yapılırdı.
Devamını okumak için lütfen tıklayın 





